20 Haziran 2015 Cumartesi

Meslek Lisesi Memleket Meselesi

Dikkat etmişizdir, üniversite yerleştirmelerinde en çok puan hangi fakültelerde? Tıp, mühendislik, eczacılık, mimarlık,hukuk vs. vs. Bunların elde tutulması güzel bir şey olsa gerek. Bunlara herkes alkış tutar. 

Hatta biraz derine inelim. Liselere girişte, yani ilk viraj. Burada sözü edilen kurumlar Fen- Anadolu liseleridir. (Nedense herkes bu kurumlara alkış tutar) Altı ise İmam Hatip-Endüstri Meslek liseleridir. (Bunlar da üvey evlat muamelesi görürler) Bir de özel kurumlar var.

Alkış tutulan yerleri kazan, gerisi kolay olayı, sadece bizim gibi, gelişmekte olan ülkelerde görülür. Pek gelişmediğimizin kanıtıdır bu. (16. ekonomi olmamızla alakası yok) Gelişmiş ülkelerde her mesleğe ayrı bir önem verilirken, bizde "Çoban ile benim oyum bir mi" denilerek, mühim bir makama hakaret edilmiştir. 

Arkadaşlar, meslek okulları olmazsa, ülke gelişemez, kalkınamaz, uçamaz. Yerli uçaklarımızı, uydularımızı, helikopterlerimizi yapmak istiyorsak meslek okullarını açmalıyız. Şimdiki iktidar, mantar gibi türeyen İmam Hatip liseleri ve özel okullara, temel liselere göz yumuyorsa, meslek okullarına daha fazla önem vermelidir. İki misli önem vermelidir.

Meslek okulları olmazsa... Türkiye'ye veda etmek zorunda kalabiliriz.

17 Haziran 2015 Çarşamba

Lortların Yükselişi-1

Bir sabahtı, aylardan ocak.
Dağlarda atlar kişner idi.
Hatırlatır bana, eski zamanları
Atlarla çıktığımız uzun yolculukları

Üç kez gittim, o büyük kasabaya
Kasaba değil mübarek, büyükşehir!
Bir konak vardır ortasında, sen de üç kilometrekare.
Ben diyeyim diyar kadar.

Oradan bir lort yükselmişti sabaha karşı
Lordun ismi bilinmiyordu, kimse bilmiyordu.
O lort, kimseyi de tanımazdı ki.

Bizim lort tanık oldu,
Lortların
Şanlı ve görkemli yükselişine
Tanık oldu.

Sonra gitti kasabasına
Uçurum vardı kasabanın sonunda
Attı kendini oraya
Gitti ve bir daha
Dönemedi zavallıcık...

16 Haziran 2015 Salı

Merkezi Ortak Sınav

Bir neslin korkulu rüyası, çoğu kişinin nefret ettiği, onun yüzünden ilişkilerin kesildiği bir kavramdır merkezi ortak sınav. 

Çoğu kişi nefret eder fakat o olmasaydı...olmayabilirdik. (nasıl bir söz bu asdasdasdasdaadas)


Hatta bu ülke de olmazdı. (aman bana ne diyecekler için laflar hazırladım)


Şimdi, merkezi sınav sisteminin olmadığı bir Türkiye düşünelim. Ekşiciler düşünmüş bile.


Farz edelim, bu yıldan sonra merkezi sistem kaldırıldı. (halkın %90'ı oley, yaşasın diyecektir sonra dar görüşlülüğünden dolayı isyan edecektir) Test sistemi kaldırıldı. (bence test sistemi en kolay sistemdir) Klasik ve sözlü olacaksınız. Fakaaat... bu bölgesel olacak.


Şimdi, ne olacak diye düşünün. Klasik suallerde adam, beğendiği cevaba yapıştırır puanı. %50 doğruluk payı, %50 hoca faktörü var. Yazısı okunmayanlar baştan yandı. Adam %50 doğruluk payını siler atar. Mesela soru şu:



İkinci Dünya Savaşı nasıl başladı?
Verilmesi gereken cevap şu olmalıydı:


 Almanya, 1 Eylül 1939'da Polonya'ya saldırdı, Polonya savaş ilan etti ve 2. Cihan Harbi patladı.
 Bazıları da şöyle verir cevabı:


Paralel yapının gaza getirdiği Alman Orduları, Fransa'ya saldıracakken Kössinger Hocaefendi'nin son dakika fetvasıyla Polonya'ya doğru saldırdı. Bunu gören SSCB de Romanya'ya daldı. Sonra hepsi uşağa geldi.

Bazı adamlar 1.'sini değil de ikincisini cevap olarak kabul eder.



ÖSYM

Bazı zamanlar anket şirketleri "en çok güvenilen kurumlar" listesini yayımlar. Üçüncü Anayasa Mahkemesi, ikinci Emniyet Teşkilatı iken, birincisi, evet biliyorum kafanızdakini...
Türk Silahlı Kuvvetleri! 83.6 ile birinci olmuş. 


Milliyet Gazetesi
Peki "en güvenilmez kurum". Bunda da birinciliği ÖSYM alıyor. Ben söylemiyorum, Türk halkı söylüyor. Skandallar almış başını gidiyor.


Milliyet Gazetesi

Habertürk Gazetesi
Şimdi diyeceksiniz, bu olaylar başka ülkede olsa o kurum kapatılır, bina jetlerle havaya uçurulurdu. E haklısınız, ama burası Türkiye krdş ne bekliyon.

Bir de, bu adamlar sınav sorularını bir zor, bir kolay yaparlar. Sanki gideceğiniz yer Harvard. Aslında o kadar zor değildir de (o kadar ful çeken var [ful ne demek lan, vatandaş Türkçe konuş] ) bize zor geliyordur. Aman neyse.

Sınav yerlerini de Fizan'a ayarlarlar. Aynen, Fizan'a kadar git derler.

15 Haziran 2015 Pazartesi

IMDb Kültürü ve Film Bilgisi

IMDb'den bahsedeceğim bu yazımda. Bu yazıda, IMDb'nin kültürünün içine edenler ve filmlere, dizilere ve bilumum şeylerin ölçme ve değerlendirmesini bozanlara laflar hazırladım.

Bu insanları grupta inceleyeceğiz. Bu kişiler sadece IMDb'de bulunmaz, bazı sözlüklerde de bulunur (ek$i, uludağ vs.) Yani bu grupta ekşici ve uludağcılar var. İnciciler de olur da adamların öyle eleştirmenlik yaptığını görmedim. 

1) Filmi izleyip,300 sayfa oradan buradan yorum yazanlar.

Bu kişiler çok bulunur. Mesela, Geleceğe Dönüş'te Marty McFly'ın kahve ücretini ödeyip kahve içmemesi onların gücüne gider. Bir yorumda (mesela) şöyle belirtirler:
Marti kahve ücretini ödüyor, adam kahveyi veriyor, ama Marty kahveden bir yudum almıyor. Bu nasıl senaryo, bu nasıl kurgu? Ey, Rabırt Zemeckis nasıl senaryo bu?
İsteyen o şekil yudumlar, isteyen bu şekil yudumlar.
Marty geleceğe geri döndüğünde, geçmişte gördüğü annesi, babası onu tanımıyor, bu nasıl iş, bu nasıl kurgu, hükümet istifa! Zemeckis'e soruyorum, kurgu akışı dersinden mi kaçtın, okulu mu ektin? 
E arkadaşım, hafıza diye bir şey var, o disk temizliyor. Tabi yoksa ekinler sararırdı. (ne alaka lan)

 2) Filmi izlemeyip fragmanı izleyen, 335 sayfa gereksiz yorum yazanlar.

Bu kişiler daha çok bulunur. Adamlar, leb deyince Çorum'un rakımını şıppadanak bulurlarken, burada ise üstün yetenek ve dehalarını göstermekten kaçınmazlar. Adam der, fragmanında böyle gördüm, kesin şöyle olur yazar.


Fragmanda esas oğlan kıza yazıyor, bunlar filmin sonunda işi pişirir. 40 yıllık film eleştirmeniyim, böyle filmleri çok gördüm.

Evet..hop...van minüt! Van,van minüt! Hocam beş saniyede İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü yaptun dur azcık. Nasıl biliyorsun o kadar hızlı, tamam 40 yıllık film eleştirmenisin, böylelerini çok gördün de bu belki farklı. Tamam, esas oğlanın kıza yazdığı 632532152420 tane film var ama bu farklı olabilir.
 3)Filmden uzaktan yakından alakası olmayıp, söylentileri yazanlar.

Bunlar da vardır. Bir keresinde gördüm, adam havaalaanında çok über kült bir dizinin senaristini bulmuş (havalara bah bah) , alttaki 1.50'den oran açıyor.


Kim Tülay'la Cücü evleniyor diye bir şey söyler ki? (Cücü neyce, Fransızca camdan yapılma uzun görüşlü webcam tabağı mı)
Alttaki de:


 Tülay'la Cücü evlenir oranı 1.50.
Hmm... bu dalgasına olabilir fakat hım ham hom düşüneyim. 

4)10 oyuna abananlar

En nefret ettiğim türdür. Adam der ki: "Bu oyuncu oynuyor, haydi onun filmine 10 verelim." Adam izlemiş fakat verme sebebi farklı. Sırf destek olmak için. Ben anlamıyorum arkadaş. Boynumda fular da yok ama neyse.


5)Sırf sevdiği oyuncu uğruna filmi göklere çıkartanlar

Mesela X Y diye bir adam, 82'nin Dramı diye bir filmde oynuyor. 82'nin Dramı çok ama çok kötü. Bazı yalakalar, X Y olduğu için sırf: "Off, über film valla süper ötesi, dramatik kurgusal efektler muhteşem, izlerken ağzım Bolu Tüneli oldu. 

Bunlara söyleyeceğim tek söz şu.

Sıcağı Sıcağına

Bir program vardı, liseliler bilmez. Ben de bilmiyorum. Çünkü hiç izlemedim, fakat bir kitapta okuduğuma göre böyle bir program var. Aman tanrım dedim ve bu programı araştırmaya koyuldum.

Programın adı Sıcağı Sıcağına. Bu programı Cem Kurtoğlu diye bir abi sunuyor.
Dipnot: Bu adam Kod Adı K.O.Z.'da RTE olarak rol almış, IMDb'ye girin, puan 1,6. Altta adamlar "Goebbels'e rahmet okuttunuz" diyor. Tabi onlar film eleştirmeni. Sonraki yazımda belirteceğim.

Evet geldik proğramın konusuna (proğram nedir ya la), bu program Türkiye'de ilk reality şovmuş. (Daha önce olsa "Genelkurmay Şov" olurdu, paşalar gösterirdi "biz burada şey ediyoruz, içtima burada yapılır vs. vs.) 

Ya bu program, genç bireylerin altına ettirirdi. Ben o zaman portakalda vitamindim ama, baktığımda "o neydi, yohartık" dedim içimden. Bazı sahneleri görünce içime mıçtım. Gerçekten. Annesini makasla doğrayan çocuk, arkadaşını çekiçle yok eden psikopat katil.
Adamlar reyting için ceset gösteriyordu.

E gösterirler de izleyen olmaz mı? Başka ülkede olsa program yayından kaldırılır, sunucu ve teknik ekip sınırsız men alır, kanalın binası ateşe verilir. Ama burada olmuyor.

Bu programda, linç işlenmişti bir bölümde. Aha şu video. Arkadaş, adamsanız teker teker gelin, ne o öyle Çin ordusu gibi. Cık cık cık. Hiç yakışıyor mu? Şimdi olsa RTÜK kaldırır yemin ederim. Kaldırır, zamanın ötesine gönderir. O zamanlar RTÜK vardı, hoş RTÜK'de müdahale etmemiş hemen. Sonra vurmuşlar kıçına tekmeyi.

Evet, benden bu kadar, sözü videolara bırakıyorum. Reklamlardan sonra, kotalılar için 1 dakikalık saygı duruşu.